Obezite
- Şebnem Kartal
- 9 Tem 2024
- 4 dakikada okunur
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık
sorunları arasında yer almaktadır. Uzun süreli tedavi gerektiren kronik bir
hastalıktır.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün
tanımına göre, obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin, yağsız kütleye
oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen
düzeyin üstünde çıkmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ise obezite sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ
birikmesi olarak tanımlanmıştır.
Sağlık Bakanlığı’na göre, sağlıklı bir yaşamı sürdürmek için alınan enerji ile
harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut
ağırlığının %15-%18 arası, kadınlarda ise %20-25 arası yağ dokusu
oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25 kadınlarda ise %30’un üstüne
çıkması obeziteye neden olmaktadır. Harcanamayan enerji vücutta yağ olarak
depolanır, bu da obeziteye sebep olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi
belirlemek için yaygın olarak beden kitle indeksi kullanılır. Beden kitle indeksi
(BKİ), vücut ağırlığının yani kilonun, boy uzunluğunun karesine bölünmesi ile
elde edilen bir değerdir. BKİ=kilo/(boy)2.
BKİ’nin;
18,5’dan küçük olan değerleri zayıf,
18,5-25 arasında olan değerleri normal,
25’den fazla olan değerleri aşırı kilolu,
30 ve üstü olan değerleri şişman ve obez olarak tanımlanır.
Obeziteye sebep olan problemler; çevresel faktörler, genetik faktörler,
sosyokültürel faktörler ve psikolojik faktörlerdir. Hareketsizlik ve yanlış
beslenme alışkanlıkları da obeziteye neden olmaktadır.
Obezite, kadınlarda daha çok görülür. Buna hormonal ve metabolik etmenler
sebep olabilmektedir. Menopozdan sonra kadınlarda daha fazla kilo alımı
olmaktadır. Ve bu dönemde kilo vermek zorlaşır. Sigara ve alkol kullanımı, bazı
ilaç kullanımları da kilo alımını artırabilir. Bazı uzmanlar anne sütü ile beslenen
çocuklarda obezitenin daha az görüldüğünü söylenmektedir.
Uyku bozuklukları, geç saatte yemek yemek, öğün atlamak, gündüzleri besin
alımını kısıtlayıp öğünleri geceye kaydırmak gibi nedenlerde da kilo alımını
artırmada etkendir.
Obezitenin neden olduğu psikolojik problemler;
- değersizlik duyguları,
- öfkeyi kendine yönlendirme,
- utanç ve suçluluk duyguları,
- mutsuzluk,
- sosyalleşmede zorluk,
- kaygı ve korku,
- yalnızlık ve dışlanma hissi,
- kendini eksik hissetme,
- çekingenlik ve içe kapanma,
- depresyon ve ruhsal çökkünlük.
Obeziteye neden olan ruhsal problemler de yukarıda saydığımız obezitenin
neden olduğu ruhsal sorunlarla benzerlik göstermektedir. Ayrıca çocukluk,
ergenlik ve yetişkinlik dönemi travmaları, sözlü, fiziksel ya da cinsel şiddete
maruz kalma, yanlış anne-baba tutumları, çevre tarafından aşırı eleştirilme,
ruhsal tatminsizlik, bağlanmaktan korkmak, güzel olmaktan ve beğenilmekten
endişe etmek ve bilinçdışında ilişkileri reddetmek obezitenin gelişiminde önemli
bir rol oynar.
Obezite, fiziksel olarak, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, kanser, insülin
direnci, diyabet, uyku bozuklukları, karaciğer yağlanması, eklemlerde ağrılı
hastalıklar, inme, felç, solunum sisteminde bozukluklar, infertilite ve kadınlarda
menstrüasyon düzensizliklerine neden olabilir.
Obezite, diyet, egzersiz, farmakolojik tedavi, cerrahi tedavi ve psikoterapi ile
düzelebilir. Ayrıca grup terapiler, sosyal destek grupları, uğraşı terapisi ve
hobiler de obezitenin tedavisinde etkin bir rol oynar.
Obezitenin tedavisinde diyetisyenler, dahiliye doktorları, endokrinologlar,
psikologlar, psikiyatristler bir arada çalışmalıdırlar. Obezitenin sebepleri de
sonuçları da pek çok uzmanın alanına girmektedir. Tedavide multidisipliner
(disiplinler arası) yaklaşımlar tercih edilmelidir.
Sağlıklı yeme davranışının oluşması için aile desteği oldukça önemlidir.
Kalabalık ailelerde yeme davranışının kontrol edilmesi daha zordur. Alışveriş
listesi yapmadan alışverişe çıkmamak; böylece zararlı yiyecekler almayı kontrol
edebilmek, kilo verme konusunda kendini motive edici sözler yazıp evin belirli
yerlerine asmak (buzdolabı, mutfak kapısı vb.), yemek fikrinin sürekli aklımıza
gelmemesi için çeşitli uğraşılar edinmek ve sosyalleşmek kiloyu kontrol
edebilmemize katkıda bulunur.
Obeziteye neden olan pek çok psikolojik neden vardır. Kilo aldıkça stres artar ve
stres arttıkça kilo alımı artar. Terapilerde bu döngüyü kırmak oldukça önemlidir.
İnsanın kendisi ve bedeni için yararlı şeyler yapması da kötü yemek
alışkanlıklarını değiştirmesine yardımcı olur. Zararlı davranışlarda bulunmaya
tamamen engel olamıyorsanız en azından bunları azaltın ve yerine yararlı
alışkanlık koymaya çalışın.
Radikal değişimlerdense yararlı alışkanlıkları arttırarak kendine daha fazla değer
vermek ve özgüven duygusunu artırmak daha uygundur. Örneğin gündüz
arkadaşınızla yaş pasta yediniz. Bu zararlı bir davranıştır. Bugün diyetim
bozuldu diyerek akşam zararlı bir yemek yemek yerine en azından akşam
sağlıklı beslenmek hem kalori alımınızı azaltır hem de yavaş yavaş kendinize
değer vermenizi sağlar.
Kilolu olduğunuz halde güzel giysiler almak, yeşil çay ve diğer bitki çaylarını
tüketmek, sevdiğiniz uğraşlarla ve insanlarla zaman geçirmek, alakasız gibi
görünse de obezitenin neden olduğu psikolojik sorunların ortadan kalkmasını
sağlayarak kilo alımınızı azaltabilir. Bunun yanında sevdiğiniz yemekler zararlı
ise porsiyon azaltarak tüketmek ya da akşam saatleri yerine gündüz saatlerinde
bu yiyecekleri tüketmek, yemek yerken sirkadyen ritme dikkat etmek, uykusuz
kalmamak ve dengeli beslenmek de kilo kontrolünde etkilidir.
Çocukken edindiğimiz yeme alışkanlıkları da obezitenin gelişiminde önemlidir.
Bu noktada anne-babalar tutumlarına dikkat etmelidir. Örneğin, çocukları yemek
yemeye zorlamak, her keyifli veya sıkıntılı anda yemek hazırlamak, çocuklara
yemek vermeyerek cezalandırmak veya tam tersine çok vererek onları
ödüllendirmek ve yediklerine çok karışmak doğru değildir. Çocukken yemekle
kurulan ilişkinin ileride obeziteye hatta tüm yeme bozukluklarına yol
açabileceği bilinmektedir.
Ayrıca faydasız ve zararlı yiyeceklerin ödül olarak verilmesi de yanlış bir anne-
baba tutumudur. Örneğin sözünü tutarsan sana hamburger alırım gibi… Zararlı
bir yiyecek çocuğa ödül gibi sunulmamalıdır. Ayrıca çok yemek yiyen çocuklara
övgüler yağdırmak; “tombiş” gibi olumlu lakaplar takmak da iyi değildir.
Referans (Colles, S., Dixon, J., O’ Brien, P. -Night Eating Syndrome and
Nocturnal Snacking Association with Obesity, Binge Eating and Psychological
Distress. Interantional Journal of Obesity, 2007.)
Sevgiyle ve sağlıkla kalın,
Şebnem Kartal
Uzman Psikolog – Yazar
Comments