Yaygın Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu
- Şebnem Kartal
- 9 Tem 2024
- 2 dakikada okunur
Yaygın anksiyete bozukluğu, ortada gerçekten tehdit edici bir neden yokken,
yaşantıyla uygunsuz olacak biçimde, kontrol edilemeyen aşırı derecede kaygı ve
korku hissetme durumuna verilen addır.
Türkiye’de toplumun yaklaşık %25’inde kaygı bozukluğu görülmektedir.
Kadınlarda daha sık rastlanır. Bunun sebebi kadınların değişken hormon
seviyelerine sahip olmasıdır.
Yaygın anksiyete bozukluğunun belirtileri nelerdir:
- kendisinin yada yakınlarının başına kötü bir şey geleceği korkusu,
- ruhsal olarak sürekli telaşlı olma hali,
- kendine ve başkalarına yabancılaşma hissi,
- sürekli gergin ve huzursuz olma hali,
- beden kontrolünü sağlayamama hissi,
- aşırı yorgunluk,
- kalp çarpıntısı,
- nefes darlığı veya hızlı nefes alıp verme,
- ateş basması,
- kaslarda gerilim,
- baş ve vücut ağrıları,
- el, ayak titremesi,
- halsizlik,
- dikkat dağınıklığı,
- aşırı terleme,
- ağız kuruluğu,
- baş dönmesi,
- ailevi, iş ve sosyal yaşantıda olumsuzluklar,
- duygu değişimleri,
- dikkat dağınıklığı,
- içe kapanma ve utangaçlık.
Kaygı, zorlayıcı yaşamsal deneyimlere karşı hissettiğimiz doğal bir tepkidir.
Fakat yaygın anksiyete bozukluğunda kaygı ve korku aşırı derecede artar ve
yukarıdaki belirtiler görülür. Kaygının çok arttığı durumlarda bazen panik atak
da görülebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğuna başka ruhsal sorunlar da eşlik edebilir. Örneğin,
depresyon ve anksiyete %80 bir arada görülür. Gelişiminde genetik ve çevresel
faktörler etkilidir. Çocukluğunda veya yetişkinlikte travmatik durumlar yaşayan
kişilerde, ailesinde anksiyete ve farklı psikolojik bozukluklar bulunan kişilerde
bu rahatsızlığa yatkınlıklar olabilir. Ayrıca, bazı fiziksel rahatsızlıklar, kronik
hastalıklar, engellilikler, çevresel faktörler, ailevi sorunlar, uyumsuzluk, cinsel,
fiziksel, duygusal istismarlar, yas ve kayıplar, ayrılık, birtakım ilaçlar ve
bağımlılık sorunları da yaygın anksiyete bozukluğunu tetikleyebilir.
Anksiyete genellikle 20’li yaşların sonunda görülür. Anksiyete ara ara azalır ve
artar bazen birkaç ay tamamen geçebilir ve sonra bir durumla, bir yaşantıyla
tekrar tetiklenebilir.
Bazı insanlarda gün içinde ara ara kendini gösterirken bazılarında ise gün
boyunca hiç durmadan devam eder.
Yaygın anksiyete bozukluğu, tedavisi olan ama dirençli bir ruhsal sorundur. Hem
medikal tedavi hem psikoterapi bu rahatsızlığın giderilmesinde etkindir.
Bunların yanında bu sorunu olan kişilerin nefes egzersizleri, gevşeme
egzersizleri, meditasyon, yoga yapmaları önerilir. Düzenli uyku, egzersiz ve
beslenme, sorunun giderilmesine katkı sağlar. Ayrıca alkol ve uyuşturucu
kullanılmaması, kafein ve sigara tüketiminin azaltması önerilir.
Anksiyete ile başa çıkmak için olumsuz düşüncelerle olumlu düşünceleri yer
değiştirmek gerekir. “Ben yeterliyim,” “Kendime güvenim tam,” “Güçlüklerle
başa çıkabilirim,” “Her şey yolunda gidecek” gibi olumlu cümleler kullanmak
ve bunları kendi kendine tekrar etmek iyi gelebilir. Ayrıca mükemmeliyetçilikten
vazgeçmek de anksiyeteyi azaltır.
Anksiyetesi olan kişiler çevreleri tarafından sürekli eleştirilirler. “Sen akıllısın,”
“Kaygılarınla başa çıkabilirsin,” “Kendi kendinin doktoru ol,” gibi cümleler
kurarak kişilerin üzerinde daha fazla baskı oluşturabilirler. Diğer tüm ruhsal
sorunlarda olduğu gibi anksiyete de insanın kendi kontrolü altında değildir.
İnsan bazen duygu ve düşüncelerine hükmedemez. Bu yüzden ailenin ve yakın
kişilerin bir uzmandan psikoeğitim seansı almaları ve danışana nasıl
davranacaklarını, onunla ne şekilde konuşacaklarını öğrenmeleri uygun olabilir.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın,
Şebnem Kartal
Uzman Psikolog – Yazar
Yorumlar